31 Aralık 2015 Perşembe

Tetenoz macerası


Malum  bu sene 8. sınıf olduğumuzdan tetanoz aşısı olmamız gerek. Ama bu aşının birde öncesi var.

Bir kere bu aşı fulyası Teog’tan önce ortaya çıktı. O zaman tarih bile belli değildi. Bize verilen kağıtları velilere imzalatıp okula geri verdik. E konu şimdilik kapandı.

Gelelim Teog’tan sonraya. O zamanda kesin bir bilgi yok. Biz bu aşıyı  Olacağız  ama ne zaman? Beklemeye devam ediyoruz.

Derken  bundan tam 3 hafta önce sınıf başkanı “haftaya  aşı var.” Diyerek sınıfa girdi. Bizi bir telaş sardı. Neyse öyle böyle günler geçiyor. Ha bugün, ha yarın derken biz 10 günü geride bıraktık. O denilen hafta da geçti.

 Derken şu son hafta işler ciddiye bindi ve nihayet dün bir gelişme oldu ve aşı olduk. Dün 4. derse girmeden ikizim bana “aşı olacağız, korkuyorum” dediğinde “emin misin?” demiştim. Tabi yanıt evet olmuştu. Derse girdik. Sanırım onların sınıf  dışarıdaydı ki koridordan gürültü geliyordu. Bizde artık sınıfa giren herkesi aşı için geldi sanıyorduk.

 Veeeee nihayet beklenen kişi geldi ve “haydi sıra olun, alfabetik sıraya göre aşı olacaksınız” dedi. Biz heyecandan ölüyoruz, korkanlar var, ağlayanlar var. Bizim sınıf birer birer aşı olmaya  başladı. Her çıkana sorduğumuz “acıyor mu?” sorusunun ardında hayır cevabı yatıyordu ama biz heyecanı engelliyemiyorduk. Neyse sonunda sıra bana geldi ve girdim. Evet, gerçektende acımıyordu. Sınıfta sonuncu olarak “acıyor mu?” sorularını yan sınıftan duydum ve bende herkes gibi “hiç acımıyor.” Şeklinde cevap verdim ve sınıfa girdim. Nihayet şu 1 aylık aşı maceramız bitti. O zaman pek acımıyordu ama bugün daha çok acıyor kolum. Birde grip olmuşum. İkisi birden bazen çok zor oluyor.

Neyse artık darısı seneye olacakların başına diyerek yazıyı bitiriyorum.

6 Aralık 2015 Pazar

Hem öğretmen hem öğrenci


Hem öğretmen hem öğrenci

ben  kendimden küçük çocuklarla oynamayı çok severim. Bir yere gittiğimizde illa benimde oynamamı isterler. Bize geldiklerinde de  hep bir oyun oynarız. Çeşitli yarışmalar ya da daha farklı şeyler yaparız. Onlarda beni severler. Ben kendimi onlarla vakit geçirirken ne yalan söyleyeyim öğretmen gibi hissediyorum.

 Kendi yaşıtlarımla da  bu işin böyle olacağını sandım. İşin  öğretmenlik yanı öyle oldu fakat birde onları bir düzene oturtması var ve bu birazdan sözünü edeceğim 2 kişi için pek mümkün değil.

Geçen gün benim ikizim ve arkadaşı Türkçe ödevini yapmak için bizim eve gelecekti. Annemle ben onların oturup ödev yapacaklarını sanmıyorduk ama neyse.  Onlar geldiğinde ben bir süre evde olamadım. Sonra eve geldiğimde gördüğüm manzara şuydu. İkizim ve arkadaşı masada oturmuşlar, biri telefonla oynuyor. Öbürü ona bakıyor. Eminim 5-10 dakikadır cümle yazmıyorlardı. Bundan sonrasını yaklaşık saatlerle anlatacağım.
18:00: en azından ikisini de kendi defterlerinin başına oturttum
18:01: ne durumda olduklarını öğrendim. Biri yine iyi yazmış. Öbürüde yazmış ama arada 5-6 cümle boşluk bırakarak  yazmış. Cümlelerin biri 100 numaradaysa öbürü 108  numarada.
18:02:ikizimin eline tekrar telefonu alması üzerine kavga kıyamet telefonu elinden aldım.
18:04: birisi benden cümle istedi.
18:05: biri istedi ama ikisi de söylediğim cümleleri yazıyor. yaşasın.
18:07: ikizim cıvıtmaya başladı.
18:09: eline bir hikaye kitabı alarak cümleleri oradan yazmak istedi.
18:10: yazdığı cümlelerin saçmalığı üzerine 1001 zorlukla kitabı aldım.
18:15: 5 dakikadır biraz daha iyi cümle yazıyorlar. (birde bir cümleyi 10 kez tekrarlamasam)
18:20: 20 dakikada sadece kısa kısa 15 cümle yazmışız.
18:21:  “otur yerine, yaz şunu, lütfen yazın, haydi, hayır o cümle değil onu yazdınız,”demekten dilimde tüy bitti.
18:22: arkadaşlarının verdiği kalemin kapağı kaybolmuş. Zaten dersten kaytarmaya meraklı ikizim şimdide onu aramaya koyuldu.
18:25: arama bitti. Oturdular.
18:26: dakikada 1 cümle yazabilsekte  şuan sakinler.
18:30: neymiş, ikizim kendi saçma ötesi cümlelerini yazacakmış. Olmazzzzzz!
18:31: haydi, şimdide bir zar muhabbeti açıldı. Neymiş, benim kabartma harflerimin kullanıldığı küp taşı atacakmışız. Ben sayıyı okuyacakmışım, 3’den az gelirse benim dediklerim, 3’den çok gelirse ikizimin dedikleri yazılacakmış.
18:32: neyse diyerek zar atıldı. 1 çıktı ama 5 dedim. (sırf o saçma cümleyi duymak için.) bu arada cümle şu: “Ahmet’i  köpek ısırınca Ahmet’te köpeği ısırdı” bunu bir 8. sınıf öğrencisi söylüyor.
18:33: eski sisteme geri dönüldü.
18:35: yemeğimi yemem lazım. Onlara “cümle yazmaya devam, cıvıtmak yok” türünde bir uyarı yaptıktan sonra  yemeğimi yemeye gittim.
18:45: odaya geldim. 10 dakikadır  hiç cümle yazılmamış.
18:50: pes ettim. 5 dakikada 2 cümle yazdık. Biri onu da yazmadı.

İkizimin arkadaşı gitmeye karar verdi. İkizim onu geçirirken 1-2 gündür kafama takılan “öğretmen olsam mı?” düşüncesinden bir  süreliğine vazgeçmem gerektiğini düşündüm. Ben en iyisi yine öğrenciliğe terfi olayım.
 Yok arkadaş, küçükler yine  beni sevsin, bende onları. Büyükler bana göre değil.

15 Kasım 2015 Pazar

eyvaaaah! teog varrrrr!

artık 8. sınıf öğrencilerine öyle saatlerce tek bir günde oturup soru çözerek sınava girmek yok. 3 yıldır teog var.
bende bu teog sınavının 3. yıl kurbanlarındanım. okuldu, kurslardı, derslerdi derken pek giremedim. evet, şaka maka daha dün "teoga 50 gün var" diyen bizler hatta 1 yıl önce bugün "8. sınıfların teoguna az kaldı" diyen bizler şimdilerde 15-14-13-12-11-10 diye geri sayıma geçtik. 10 gün sonra bugün bu saatlerde soru çözüyor olacağız. gelelim psikolojik durumuma. aslında ne yalan söyleyeyim kaygım var. nasıl olur? nasıl geçer? nasıl olacak acaba? gibi sorular arada çok takılıyor kafama. ama benden tamamen farklı olan ikiz kardeşim ise "teogta neymiş? aç şarkıyı, izle videoyu" havalarında. zor zahmet bazen 10-15 soru çözüyor. neysekki dershaneye gidiyor. en azından oraya gittiği günlerde biraz daha çalışmış oluyor. annemin "pazartesi günü öğretmenlerinle görüşeceğim, ya ödevini yapmamış derseler?" sorusuna cevap olarak: "derseler o onların sorunu olur" oluyor. çok rahat. kendi isteiğyle çalışmaya oturduğu 2-3 kez. oda elinde telefon, 3-4 dakikada bir soru çözüyor. erkek olduğu için olsa gerek, aramızda baya fark var sanırım. ahhhh ahhhhh, geçen senenin 7'leri teog günü "yaşasın, tatil var" derken şimdi "teog var, biz sınav olacağız, herkes yatacak" modunda. eeee, her şey sırayla. benim engelim dolayısıyla bir kodlayıcı, birde okuyucu olacak.

28 Ekim 2015 Çarşamba

nasıl başlasam?

ben 13 yaşında bir görme engelliyim. bu ilk bloğum. daha hiç tecrübem yok. bu blokta yaşadıklarımı, yapdtıkarımı ve görme engelli olmayı sizlere aktaracağım. umarım beğenirsiniz.